Hastamız var, yaşlımız var, engellimiz var…
Hep genç kalacak değiliz, hep sağlıklı olacağımıza garantimiz yok.
Caddelerimizde, sokaklarımızda yürürken yaşlılarımızın, hastalarımızın, engellilerimizin yerine kendimizi koyup empati yapıyoruz, ama bizim yapmamız yeterli mi?
Asıl; topluma hizmet etme görevini, seçilerek veya atanarak üstlenenlerin empati yapması gerekmiyor mu?
Kış aylarında durum daha da hassaslaşıyor; yaşamın güçlükleriyle mücadele edenler için koşullar daha da ağırlaşıyor.
Bir Erzurumlu düşüp kolunu bacağını kırdığında, görevini ihmal eden birilerinin vicdanı sızlamayacak mı?
Yüzlercesini sayabileceğimiz örneklerden sadece birkaçına değineceğim:
Hastaneler Caddesi ile Çaykara Caddesi arsındaki Kara Veli Sokağında bulunan bir ticarethane önündeki kaldırım, yoldan geçenler hiç umursamaksızın müşteriler rahat girip çıksın diye eğimli yapılmış. Aslında kendi müşterilerini de özellikle karlı buzlu kış aylarında tehlikeye attıklarının farkında değiller. Sağlıklı bir yayanın o kaldırımda kayıp düşmeden yürümesi bir mucize. Hastanın, yaşlının, özellikle bir engellinin o kaldırımdan geçebileceğini hayal bile edemiyorum.
Çaykara Caddesinden 50.Yıl Caddesine dönülen kavşakta akaryakıt istasyonu önünde bulunan kaldırım, neredeyse bir metre kadar yükseltilmiş, altında depo veya benzeri bir tesis olduğu şüphesini uyandırıyor; yoksa dümdüz yerde o yükseltinin başka bir anlamı olamaz. Haksızlık yapılmış olmuyor mu yayaları o yüksekliğe çıkarıp indirmekle, çıkarken veya inerken kayıp düşmesine neden olunmakla?
Kavak Camisinden Sağlık Meslek Lisesi’ne kadar gidebilen engelli bir vatandaşımıza, belediyenin madalya vermesi gerekir; bedelini senelerdir o kaldırımları ihmal edenlerden tahsil ederek.
Saymakla bitmeyecek kadar çok sık karşılaştığımız bir örnek daha: Cadde ve sokaklarda birçok işyerinin kaldırım üzerinde bulunan bodrum giriş kapaklarının ne derece sağlam, ne derece dayanıklı ve yayalar açısından kullanışlı olduğunu kontrol eden var mı? Üzerine kar yağmış veya buz tutmuş bir bodrum kapağına yetkili birilerinin ayağı hiç mi denk gelmez bu şehirde?
Tekrar olacak ama son olarak bir örnek daha vereceğim: Gez Camisi’nin bulunduğu kavşak ile İstanbul kapı arasındaki oto kuaförlerinin kaldırım işgali.
O bölge araç yıkama, temizleme işlemleri kaldırım üzerinde yapılıyor.
İç temizliği yapılırken aracın kapıları ve radyosu sonuna kadar açık; kulaklarını kapayarak aralardan yol bulup geçenlerin elektrik kablolarına ve su hortumlarına takılma ihtimali çok yüksek. Ayrıca havaların soğuk olduğu dönemlerde ıslanan yerlerin donması nedeniyle kablo ve hortumlara takılmadan geçebilenlerin kayıp düşme riski de çok yüksek. Bu şekilde kaldırımda bir araç, iki araç değil; en az altı yedi araç yan yana dizili. Pazar günleri kuyrukta sıra bekleyenler de var.
Bahsettiğim bölgede işyeri sahiplerinden biri, işyerinin önüne başkalarının araç çekmesini engellemek için olsa gerek, kaldırıma demir direkler dikmiş. Yani resmen sahiplenmiş kaldırımı. Hatta kaldırım da yetmemiş; Erzurum’un en yoğun trafiğe sahip güzergâhlarından biri olan o yolun bir bölümünü de çevirmiş direklerle.
Bu ve benzeri sorunlarla şehrin her yerinde karşılaşıyoruz. Vatandaşın hakkının gasp edilip edilmediğini kontrol edecek, hak gasp etmeye alışmışlara karşı; onların bu tür işleri yapmaya haklarının olmadığını, gerekirse cezai yaptırım uygulayarak öğretecek bir denetim mekanizması yok mu?
Varsa görevini mi yapmıyor?
5378 Sayılı “Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”un gereğini yerine getirmek için binalarımızın giriş merdivenlerini engellilerimizin erişimini sağlayacak hale getiriyoruz, toplu taşıma araçlarımıza engellilerimizin kolayca binebilmesi için önlem alıyoruz; ama o binanın önüne kadar, o otobüs durağına kadar gelebilmek için çekilen sıkıntıları düşünen yok.
Hastamızın, yaşlımızın, özellikle engellimizin bu şehirde dolaşmaya hakkı yok mu? Sağlıklı insanımızın bile belirli düzeyde kondisyonu yoksa bu engeller arasında yürümesi oldukça zor.
Kaldırımda yürürken yaşadığımız zorlukları ve tehlikeleri unutmamız çok zor olacak, çok zor.

AFGANLILAR ERZURUMLU GENCİ BIÇAKLADI