Ülkenin yakın geçmişinde çok şey yaşadık çok acı olaylara tanıklık ettik. Terörün bu ülkede baş tacı edildiğini gördük, şimdi yerle bir edildiklerine şahitlik ediyoruz. Bugün yaşananları çok ama çok iyi analiz etmemiz lazım.

Çünkü ülkede yaşananlar asla bir iç siyaset meselesi değildir. 15 Temmuz FETÖ ve destekçileri için nasıl bir milat ise HDP’li siyasetçilerin tutuklanıp, yargı önünde hesap vermeleri de PKK ve destekçileri için milattır.

Sırtlarını bir dönem çözüm sürecine dayayıp sözde Kürt halkı için mücadele veren bu parti, o süreç döneminde dahi kendi halkına zulmetmiştir. PKK’nın siyasi kanadı HDP, örgütün sözde mahkemelerinde bu halkı yargılatmış, hatta örgüt adına o hakkını koruduğunu iddia ettiği vatandaşların zorla vergi (haraç) vermeleri için baskı kurmuştu.

Üstelik bunları gizli falan değil bilakis aleni yapmışlardı. Erzurum’un Güney ilçelerinde dahi aynı sistemi işletmiş, 7 Haziran seçimlerinde ‘HDP dışında herhangi bir partiye oy veren kurşuna dizilecek’ tehditleri yağdırmışlardı.

HDP için ‘PKK ile arasına mesafe koyamadı’ diyenler ya bu ülkede yaşamıyor ya da gerçekten akıllarını kiraya vermişler.

Sizin HDP Genel Başkanı dediğiniz Selahattin Demirtaş, uzun yıllar Kandil’de militan olarak yaşamış biri, diğer isimlerde farklı değil. Gücünü teröristlerden alan bu sayede Meclis’e girmiş bir parti ve onun mensupları niye PKK ile arasına mesafe koysun ki.

Eğer demokrasiden dem vuracaksak insan hakları diyeceksek, HDP’nin Meclis’te hiç yer almaması gerekirdi. Asıl demokrasi bunu gerektirirdi. Benim verdiğim vergi ile bana kurşun sıkanların dünyanın hangi ileri demokrasisinde yeri vardır.

Bugün HDP için ayağa kalkan Avrupa ve Amerika demokrasiden dem vuruyor. Aynı ikiyüzlüler kendi ülkelerindeki en küçük terör tehdidinde ayağa kalkıp, Türkiye’de yaşanan terör saldırılarını görmezden geliyor. Bunlardan bir şey beklemek de komik ama eğer HDP için topyekûn ayağa kalkıyorlarsa bunu Türkiye’den çok bunlara oy veren Kürt halkı düşünmelidir. Zira onların Hıristiyan ve Yahudiler dışında ayağa kalktıkları görülmemiştir.

Tutuklamaların ardından Güney ilçelerden seçilen bir meclis üyesi görüş bildiriyor. Diyor ki “Bu isimlerin tutuklanıp yaptıklarının hesabını verecek olması Kürt halkı için bir milattır.

Hesap günü geldi!

Kürt halkı için 90’lı yıllar zor deniliyordu ya biz bunların bize karşı yaptıklarını o yıllarda dahi görmedik. Bizim oyumuz ile bize zulüm ettiler. İki ekmeğimizden birine el koydular.

Evlatlarımızı bizden kopardılar. Şimdi Meclis’e gitmeyip halka geleceklermiş, devlet sakın bunlara izin vermesin. Eğer biz onlara destek verseydik sokak çağrılarını yerine getirirdik”

HDP’den siyaset yapan biri bunları söylerken CHP’nin, “HDP tutuklamaları siyasidir” görüşü ne ilginçtir. İktidarı eleştirmek ayrı bir mevzudur ülkedeki terörle mücadeleyi eleştirmek ayrı.

CHP dün de bu milletten kopuktu bugün de kopuk. Atatürk ilkelerine sadık olduklarının her seferinde altını çizen CHP liderine hatırlatmak lazım; Atatürk eğer bugün yaşasaydı tek bir vatan evladına kurşun sıkan bu hainleri ve bunları koruyanları ibreti alem için dar ağacında sallandırırdı.

Bu millet her şeyi affeder sineye çeker de vatan hainlerini asla affetmez. Teröriste demokrasi ne lazım Sayın Kılıçdaroğlu; HDP’liler vatan hainliği yaptıkları için cezaevindeler. Seçimle gelen seçimle gider de neyin nesi? Bugün iktidarı eleştirmek için yaptığınız kötü siyasetle bu ülkeye değil maalesef dış mihrakların amacına hizmet ediyorsunuz. Eğer derdiniz demokrasinin bu ülkede egemen olması ise bunun yolu bellidir. Eğer derdiniz hukuk devleti ise o halde “biz ifade vermeye gelmeyeceğiz, mahkemeleri tanımıyoruz” diyenlerin adalete meydan okumalarını nereye koyuyorsunuz?

Elbette bunların bu kadar şımarmalarında Hükümetin yanlış politikaları vardır. Kaldı ki bunu peşinen de kabul etmişlerdir.