İlk görüntüler geldiğinde heyelan sanıldı. Oysa detaylı incelendiğinde kopan parçanın altın çıkarılması esnasında siyanürle inceltilmiş milyonlarca metreküp yığma toprak olduğu anlaşıldı.
Erzincan’daki altın rezervi ve o rezervi kullanan firma, dünya devlerinden…
Her açıdan son derece güçlü!
Doğal kaynakların değerlendirilmesi, yeraltı zenginliklerinin gün yüzüne çıkarılıp gelir elde edilmesi ülke ekonomisi için elbette son derece önemli.
Ancak o bölgede yıllardır insan sağlığının hiçe sayıldığı, göz göre göre doğa katliamı yapıldığı artık sır değil…
Siyasiler, STK’lar ve yerel halkın yıllarca karşı çıktığı, hatta bir süre kapatılıp ardından ödül gibi kapasite artırılarak yeniden çalışmasına izin verilen bu firma, yüzyılın felaketine sebep oldu…
Personelden 9 can, 9 emekçi toprak altında…
Yöre halkı ile birlikte tüm Türkiye diken üstünde!
Siyanür Fırat nehrine sızdı mı?
İşin uzmanları siyanür sızıntısının bölgede yeni olmadığını belirtiyor.
Kopan toprak yığınında zaten siyanür vardı ve uzunca süreden beri üstü açık bir şekilde orada bekliyordu. Yani bu yolla zaten yanı başındaki Fırat peyderpey zehirleniyordu…
TEMA, bir süre önce bu madende inceleme yapmak ve rapor hazırlamak için gittiğinde ne yazık ki firma yetkilileri tarafından engellenmiş. Bölgeye geçişlerine dahi izin verilmemiş!
Drone ile havadan görüntülü taranmak istenmiş, bu kez de kolluk kuvvetleri izin vermemiş.
Bölgede inceleme yapan bilim insanları ise hazırladıkları raporlarla durumun vahametini ortaya koymuş ama dinleyen olmamış!
***
Her birimizin hafızasında tazedir Bergamalı kadınların siyanür direnişi…
O kadınların dik duruşu, bugün Erzincan’da yaşananların İzmir’de yaşanmasına engel olmuştur. Toplumsal tepkinin etkisi insanlığı kurtarmıştır.
Altın çıkaran şirketler maalesef alışkın, az para harcayıp çok para kazanmaya. İnsan sağlığını hiçe sayarak, doğayı katlederek daha az maliyetli yöntemleri tercih etmelerinin sebebi budur.
***
Bir süre önce Erzurum ve Ağrı’da altın rezervlerinin bulunduğu haberini hatırlarsınız. Erzincan’da yaşanan bu olayın ardından bu illerde durum ne diye baktım.
Sevinelim mi üzülelim mi bilmiyorum…
Erzurum’da bulunan altın yatakları cılız kaldığı için kimse ruhsat başvurusu yapmamış. İrili ufaklı yataklar var ama onlar için de verilmiş bir ruhsat yok.
Ağrı’da da durum aynı…
Madenler ülkemizin önemli gelir kaynakları. Elbette ekonomiye kazandırılmalı ama bu yolla değil!
Erzincan’da kim ya da kimlerin ihmali varsa mutlaka belirlenip yargıya teslim edilmeli. Üstelik öyle şantiye şefi, madem müdürü düzeyin de de değil. Ruhsat veren, bakanlık düzeyinde bu firmaya göz yuman her kim varsa adalete hesap vermeli.
Bıktık artık maden facialarından, insan sağlığının hiçe sayılmasından.