Erzurum/zirve2000 Erzurum’da Kahramanlıklarıyla dünyaya Türkün azmini ve gücünü altın harflerle yazdıran Nene Hatun, Kazım Karabekir Paşa ve Gazi Ahmet Muhtar Paşa’nın büstleri şehrin muhtelif yerlerinde kaderine terk edilmiş durumda. Bakımsızlıktan ve kimi çöplüğe dönmüş, kimi de yerinden tamamen sökülmüş.
Manolya BULUT-PUSULA
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nın kahramanları Nene Hatun ve Gazi Ahmet Muhtar Paşa adına yaptırılan park, çeşme ve büstler adeta çürümeye terkedilmiş. Çalınan Nene Hatun heykelinin hemen altındaki çeşme harabeye dönerken Gazi Ahmet Muhtar Paşa heykeli de yıkılmak üzere. Çevresindeki park ise çöplüğe dönmüş durumda.
Gazi Ahmet Muhtar Paşa
Osmanlı-Rus Savaş esnasında Aziziye Tabyası’nda Ruslara karşı savaşarak gazi unvanını alan Gazi Ahmet Muhtar Paşa’nın heykeli viraneye dönmüş. Mahallebaşı semtinde bulunan heykelin ne kime ait olduğuna dair bir bilgilendirme yazısı var, ne de çevre düzenlenmesi yapılmış.
1877-1878 Osmanlı – Rus Savaşı sırasında Aziziye Tabyası’nda defalarca Rusları geri püskürten ve bu savaşta yaralanarak gazi unvanı alan Ahmet Muhtar Paşa’nın Mahallebaşı pazarının dışında bir kavşakta bulunan heykeli içler acısı durumda. Çevre düzenlenmesi yapılmayan, yıllardır bilgilendirme yazısı eklenmeyen büst, geriye doğru çökmüş halde duruyor. Yanından geçip gidenlerin tanımadığı, tanımak istese dahi bilgi edineceği bir yazı da yok. Etrafına plastik poşetlerin, meyve suyu kutularının ve kartonların atıldığı alanın biran önce kahramana yakışı hale getirilmesi isteniyor.
Gazi Ahmet Muhtar Paşa’nın Erzurum’un Ruslar karşısında müdafaasında önemli rol oynadığını aktaran Erzurum Kalkınma Vakfı (ER-VAK) Başkanı Erdal Güzel, “Mahallebaşı semtinde Gazi Ahmet Muhtar Paşa’nın bir büstü var. O günün şartları doğrultusunda, o günün idaresi kendi imkânlarıyla öyle bir büst yapmışlar. 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı’nda şehrimizde olan komutan Gazi Ahmet Muhtar Paşa’dır. Erzurum’un Ruslar karşısında müdafaasında önemli rol oynamıştır. Ruslar o cepheden geldikleri için orada bir mağlubiyet yaşadıkları için büst de şehrin Doğusuna kurulmuştur. Ama şu an gerçekten yürekler acısı bir halde” diye konuştu.
Nene Hatun
Kahraman Türk kadını Nene Hatun da 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşında 22 yaşında gencecik bir kadın olmasına rağmen “Bu bebeği bana Allah verdi, ona Allah bakar” diyerek çocuğunu beşikte bırakıp Erzurum halkıyla tabyalara koştu.Genç yaşta gösterdiği büyük kahramanlıkla gönüllerde taht kuran, Türk kadınının kahramanlığının simgesi olan Nene Hatun’a dönemin şartlarında bir ev tahsis edildi. Vefatından sonra evin önüne yaptırılan çeşme neredeyse enkaz durumdayken yaptırılan büst ise hala ortada yok. Dönem dönem çeşitli sebeplerle büstün getirilip götürüldüğünü fakat şu anda nerede olduğunu bilmediklerini söyleyen Güzel, “İkinci bir büst de milli kahramanımız Nene Hatun’dur. O da Mahallebaşı semtinde bulunuyor. Nene Hatun’un kendi adıyla anılan çeşmesinde bir büstü vardır. Yıllar içerisinde bu büst bazen kaybolur bazen gelir. Nene Hatun’un görkemine de uygun bir büst değil. Bazen üzerine boya döküyorlar bazen kirlenmeden dolayı kötü hale geliyor. Önemsenmiyor gibi bir şey. Şu anda da yerinde yok. Çeşmenin arkasında evi var. Ölmeden önce ev verilmiş. Öldükten sonra da oraya büst yapılmış tanınsın diye. Ama yıllardan beri orada mahzun bir biçimde durur. Evi de mirasçıları satmışlar. Hâlbuki o ev müze haline gelebilirdi” ifadelerini kullandı.
Kazım Karabekir Paşa
Türk Kurtuluş Savaşı’nı başlatan komutanların arasında yer alarak Doğu Cephesi’nde gösterdiği başarılardan dolayı kırmızı-yeşil şeritli İstiklâl Madalyası’na layık görülen Kazım Karabekir Paşa’nın özellikle bölge için önemi büyük. 1918 yılında Erzincan, Sarıkamış, Kars, Erzurum ve Gümrü bölgelerini Ermeni ile Rus kuvvetlerinden geri aldı. Erzurum ile ayrı bir gönül bağı bulunan Kazım Karabekir Paşa, Erzurumlu mu sorularını dahi akıllara getiriyor. Yetim babası olarak da bilinen paşa, öyle ki kentte kimsesiz çocuklara meslek kazandırmak amacıyla 24 Mayıs 1919’da Erzurum Darüleytam’ından ( Yetim Yurdu ) aldığı 12 yaşından küçük 33 çocuğu iki Kolorduluk sanayi takımlarına dâhilederek başladığı çalışmaları uzun yıllar sürdürdü.12 Mart 1918’de Erzurum’u düşman işgalinden kurtaran Kazım Karabekir Paşa ve ordusu şehre batıdan giriş yaptığı için, anısına yaptırılan büst İstanbulkapı’ya yakın olan Gez Mahallesi kavşağında bulunuyor. Diğer büstlere nispeten iyi durumda olan paşanın büstünün çevre düzenlemesine ihtiyaç duyduğunu belirten Güzel, “Üçüncü bir büstümüz de şehrin batısında Kazım Karabekir Paşa’nın büstü. O da çok önemli bir konumda yapılmıştır.
12 Mart 1918’de Erzurum’u düşman işgalinden kurtaran Kazım Karabekir Paşa ve ordusudur. Şehre batıdan girmiştir. İstanbulkapı’ya yakın olan bir yere Gez Mahallesi’ne büstü konulmuştur. Onun da bir amacı vardır. Fakat çevre düzenlemesinde bir sıkıntı var. Uzayan ağaçlardan büst doğru dürüst görünmüyor. Orada değişiklik yapılabilir, ağaçlar taşınabilir. Biz diyoruz ki geçmiş dönemde iyi niyetle o günün şartları doğrultusunda bunlar yapılmıştır. Şimdiki hallerine bakılacak olursa bir ihmalin söz konusu olduğunu söyleyebiliriz. Elbette ki burada bir art niyet aramıyoruz. Bu ünlü şahsiyetlerimizi daha kendilerine yakışır şekilde görmek istiyoruz. En iyi durumda olan Kazım Karabekir Paşa’nın büstü. Erzurum’un tanıtılacak sayısız ünlü şahsiyeti vardır” diye kaydetti.
Elimizdekileri muhafaza etmeliyiz
Şehrin simge haline gelmiş isimlerinin tanıtımı konusunda sorun olduğunu söyleyen Erzurum Kalkınma Vakfı (ER-VAK) Başkanı Erdal Güzel şunları söyledi; “Turgut Cansever diyor ki: ‘Bir şehir övüleceği zaman onu binaları ile değil o şehrin yetiştirmiş olduğu ünlü kişilerle anabilirsiniz.’ Bu bağlamda düşünüldüğü zaman Erzurum gerçekten kubbede hoş seda bırakmış ünlü şahsiyetlerin gelip geçtiği bir yerdir. Coğrafik konumu nedeniyle askeri açıdan önemli bir şehirdir. Acılar yaşanmış, işgaller olmuştur, mücadeleler yapmıştır. Bunun neticesinde 12 Mart 1918’de özgürlüğüne kavuşmuştur. Bize bu özgür ortamı sağlayan ünlü şahsiyetlerin tanıtılması ve gelecek nesillere bırakılması konusunda bir takım yollar vardır. Bu yollardan bir tanesi de her şehirde olduğu gibi özellikle de Avrupa şehirlerinde bu daha belirgindir, heykellerle, büstlerle ve tanıtım yazılarıyla ünlü şahsiyetler kamuoyuna duyurulur. Gelecek nesillere ve şehre gelen turistlere tanıtılır. Bizim şehrimizde de çok ünlü şahsiyet olmasına rağmen bu tanıtım konusunda bir takım eksikliklerimizin olduğunu ifade edebilirim. Elimizde olan mevcutları yeteri kadar muhafaza edemiyoruz.”