Erzurum/zirve2000 Erzurum’un tarihi yapılarından Çobandede Köprüsü, mühendislik harikası mimarisiyle yüzlerce yıldır kültürel mirasımızı geleceğe taşıyor. Efsanelere konu olan tarihi köprünün asırlar sonra içinde mescit ve konaklama odaları bulunduğu ortaya çıktı.
Erzurum-Kars kara yolu güzergahındaki Aras Nehri üzerine, İlhanlı Hükümdarı Gazan Han döneminde Vezir Salduzlu Emir Çoban Noyan tarafından 1297-1298 yıllarında yaptırılan Tarihi Çobandede Köprüsü, aradan geçen 727 yıla rağmen ihtişamını koruyor. Osmanlı döneminde başta Kanuni Sultan Süleyman ve 4. Murat olmak üzere padişahların kullandığı ve bakımını üstlendiği Erzurum’un en önemli yapılarından biri olan Çobandede Köprüsü, 13. yüzyıldan günümüze ulaşan tarihi ve kültürel bir değer olarak dikkat çekiyor. Mühendislik harikası olan 128 metre uzunluğunda ve 7 gözlü olan tarihi köprü, aynı zamanda sosyal ve dini işlevleriyle de öne çıkıyor.
Köprünün ayaklarından dördünün içinde yer alan ve köprüyü kullanan yolcuların barınma ihtiyacını karşılayan odalardan birisinin de ibadethane olarak kullanıldığı belirtiliyor. Bu odada yer alan Kâbe yönündeki ayetler, köprünün mescit olarak da işlev gördüğünü ortaya koyuyor. Erzurum’un stratejik önemi göz önüne alındığında, Çobandede Köprüsü’nün işlevleri, sadece bir mühendislik başarısı değil, aynı zamanda o dönem dini değerlere ne kadar önem verdiğinin de bir göstergesi.
Çobandede Köprüsü’nün ayaklarının o dönemde konaklayanlar için oda olarak düzenlendiğini belirten Atatürk Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haldun Özkan, “Ayrıca, köprünün bir bölümünde mescit olarak kullanılan alan da bulunmakta. Bu köprünün sadece bir geçiş noktası olmanın ötesinde, sosyal ve dini bir işlev de üstlendiğini gösteriyor” dedi.
‘Fore kazık yöntemi kullanılmış’
Köprünün incelendiğinde ayaklarının altına ‘sel yaran’ denilen yapılar yerleştirilmiş olduğunu ifade eden Prof. Dr. Özkan, “ Günümüz inşaat terminolojisinde (zayıf zeminlerde kullanılır) fore kazık olarak bilinen, ardıç gibi suya dayanıklı ağaçlardan yapılmış, 20-25 metre uzunluğunda kazıklar bu ayakların altına çakılmış. Böylece 700 yıldır ayakta kalmayı başaran sağlam bir altyapıya sahip olmuş. Taşlar birbirine metal kenetlerle bağlanmış, bu kenetlerin içine de kurşun dökülerek ekstra sağlamlık kazandırılmış” diye konuştu.
Mescit ve konaklama olarak da hizmet vermiş
O dönemde köprülerin sorumlularının olduğuna dikkati çeken Özkan, “ Çobandede Köprüsü’nün ayaklarından dördünün içi oda olarak düzenlenmiş. Çünkü o dönemde köprüler sahipsiz değil, görevli kişiler tarafından korunurdu. Bu odalar bazen aşırı kış şartlarında yolda kalanların da konaklaması için kullanılmış. Ayaklardan birinin iç kısmında, güney yönünde Kâbe istikametinde yazılmış ayetler tespit edilmiş. Bu da bazı bölümlerin mescit olarak kullanıldığını gösteriyor. Köprünün bir başka özelliği de süslemeler barındırması. Stratejik ve fonksiyonel yapılar oldukları için genelde süsleme olmaz ama bu köprüde geometrik ve figürlü süslemeler var. Ayrıca taşların üzerinde ustaların imzaları, monogramları yer alıyor ki bu da sanat tarihi açısından çok kıymetli bir detay” ifadelerini kullandı.
Ali Kaya