Erzurum/zirve2000 Erzurum Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Felsefe Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. H. Ömer Özden, kentin en sevilen din adamlarından biri olan ve 1999 yılında akciğer kanseri nedeniyle hayatını kaybeden ‘Naim Hoca’ ile ilgili ikinci kitabını çıkardı.
Recai UYGUR / ERZURUM
Erzurum’un önemli değerlerinden biri olan ve 1999 yılında hakkın rahmetine kavuşan “Erzurumlu Naim Hoca” ismi ile tanınan Naim Gölleroğlu’nun hayatını anlatan ikinci kitap üniversite tarafından bastırılarak, önemli eserler arasında yerini aldı.
Atatürk Üniversitesi tarafından oluşturulan ‘Erzurum’un yüzleri’ projesi kapsamında İlahiyat Fakültesi Felsefe Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. H. Ömer Özden’in kaleme aldığı kitapta, Naim Hoca ile daha önce yayınlanan kitabın bir özeti çıkarıldı.
Naim Hoca’nın hayatından kesitlerle kitap hakkında bilgi veren Prof. Dr. Ömer Özden, hocanın esprili olan, başkalarının yaptığı şakaları kaldırabilen bir insan olduğuna dikkat çekti. İnsanlara faydası olan önemli bir şahsiyet olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Özden, “Şaka ve esprilere ters tepki vermeden hoşgörü ile karşılar ve bir takım nasihatlerde bulunur. Gönül kırmadan, yaptıkları şakanın iyi olmadığını güzel bir şekilde söylerdi. İçki içenlerin bile masasına gidip zararlarından söz eder ve birçok kişinin bu illetten kurtulmasına neden olmuştur. Bazı bıçkın tipler bile Hoca ile tanıştıktan sonra çok düzgün insanlar olmuştur. Fakir fukarayı gözeten, insanlara faydası olan önemli bir şahsiyetti. Halkın içinde olan bir insandı. Bakanlar kurulu vasıtasıyla ailesi istediği bir yerde defnedilebileceği söylenmesine rağmen, ailesi, ‘Babam halk adamıydı, halkın içinde olmalı’ düşüncesiyle Asri Mezarlığa defnedildi. Spor müsabakalarına katılan, sporun insan hayatındaki önemini bilen, tiyatro oyunları şehrimize geldiğinde, sinema filmleri, Fuzuli Divanının bir bölümünü, Alvarlı Efe’nin divanının tamamına yakının bilen, Yunus Emre, Nesimi’nin şiirlerini bilen ve örnekler veren bir insandı. Erzurumlu Emrah’ın tüm şiirlerini bilen biriydi. Kendi de şiir ayazdı. 20’ye yakın şiirini derleyip kaleme aldığımız kitaplarda yayınladım. Bu kitap yayınlandıktan sonra üniversitemizin Erzurum’un yüzleri’ diye projesinde böyle bir ikinci kitap yazmamı istediler. Elimizdeki mevcut büyük kitabın yanına daha farklı bir üslupla sundum. Kendimize ait bilgileri kendi üslubumuzla yazdık. Aynı bilgileri özet ifadelerle bu kitaba aktardır. Böylelikle Naim Hoca’nın ikinci kitabını çıkarmış olduk” dedi.
Garip garip fıkralar çıktı
Erzurum’un tanınmış renkli simalarından Naim Gölleroğlu Hoca’nın hayatını yazmadan önce 60’dan fazla kişiyle özel röportajlar yaptığını dile getiren Özden, hocanın adını kullanarak çıkan garip fıkralardan aile fertlerinin rahatsız olduğunu söyledi.
Yapılan görüşmeler sonucunda hocanın hayatını yazmaya başladıklarını dile getiren Prof. Dr. Özden, şunları söyledi:
“Yaşça çok küçüktük. Bilim adamı olduğumuz için bizi severdi. Aradan yıllar geçti. Hocamız için bir şeyler yapabilir miyiz? Diye düşündük. Daha sonra oğlu Kudretullah Gölleroğlu ile bir görüşmemizde, ‘Çok miktarda yazmak isteyenler oluyor. Ben kimsenin yazmasını istemiyorum bu aralar garip garip fıkralar çıkıyor. Siz yazıp doğrusunu ortaya koyar mısınız?’ deyince bizde fırsatını bulduk ve öncelikle aile fertleriyle görüştük. Naim hocayı doğrudan tanıyan 60’dan fazla kişiyle röportaj yaptım. Çocukluk yıllarından, berberlik yaptığı döneme kadar çıraklarını, kalfalarını cami cemaatini buldum. 60’ın üzerinde insanla röportaj yaptım. Hocayı en doğru şekilde anlatanları eleyip seçtim. Ardından bu kitap oluşturduk”
Prof. Dr. Özden’den hocanın hayatından kesitler…
“1925 yılında Mehdiefendi Mahallesi Gümüşgöz Sokakta doğmuş. 6 yaşında babasının kaybedince annesi fedakarlıklarla çocuklarını büyütmüş ve abisini okula gönderince, Naim Hoca bir berbere çırak olarak yerleştirilmiştir.
14 yaşındaki iken Alvar İmamı Muhammet Lütfi Efendi mahallelerine taşınmış. Bir gün berberde tıraş olmak isterken, Naim Gölleroğlu’nu görünce, ‘Beni sen tıraş et evladım’ demiş ve bir dostluk başlamış öyle devam etmiş. 1950 yılına gelindiğinde Erzurum müftülüğü bir sınav açmış ve kazanmış. Şeyhler Camii’ne imam olmuş. Hoca gözü gönlü bol, misafirsiz sofraya oturmayan, yoldan gelmişse, evinde misafir eden bir insandı.
1999 yılında ben askerken Erzurum’da olayların yaşandığını ve Çiçekli ve Yavi ilçelerimize terör örgütü 38 kişiyi katletmiş ve şehir insanı bir semte doğru yürürken, halk teskin edilememişti. O dönemin Valisi Oğuz Beberoğlu, Naim Hocayı evinden alarak, halkın önüne çıkıp, ‘Bu yaptığınız yanlıştır. Bu semtte oturanlar bizim kardeşlerimizdir. Yanlış bir iş yaparsanız terör örgütü kardeşi kardeşe kırdırdığı için sevinir. Biz dili, dini bir milletiz’ deyip Havuzbaşı’na gidip İstiklal Marşı okunuyor ve büyük bir facia önlenmiş oluyor.”