Ticari Bankalar ve Katılım Bankaları kaynak toplayan ve kredi veren kuruluşlardır. En önemli kaynaklarını müşterilerin bankaya yatırdıkları paralar ( mevduat) oluşturur.
Kredi ise: kelime anlamı itibar olup günlük hayatta bir arkadaşınızdan aldığınız borç para, mahalle bakkalından veresiye aldığınız bir ürün, konfeksiyondan taksitle aldığınız elbise, akrabanızdan aldığınız altın yada döviz borcu, aslında size verilmiş bir kredidir.
Finans kuruluşları açısından bakıldığında ise nakdi kredi; ticari bankalar ve katılım bankaları tarafından müşterilerine belli bir vadede ödemeleri koşulu ile bir bedel karşılığı (faiz ve kar payı) kullandırılan yada satın alınan malı finanse eden paralardır.
Ancak faiz ve kar payı konusunda sürekli tartışmalar devam etmekte, toplumun bir kısmı kar payının helal olduğunu, bir kısmı ise kar payının faizden farkı olmadığını iddia etmektedir.
Ayrıca fıkhı açıdan verilen fetvalar incelendiğinde “kar payının” faiz olmadığı yapılan bu işlemin murahaba sonucu elde edilen kar olduğu belirtilmektedir. Murahaba işlemi İslam hukukunda bir satış türü olup alış fiyatı veya maliyet üzerine kar ilavesi yapılarak gerçekleştirilir.
Aslında bir ayakkabıcının tezgahına koyduğu bir ayakkabıyı belli bir kar karşılığı müşteriye satması bir murahaba işlemidir… Çünkü o ayakkabıcı ayakkabıyı temin etmiş, tezgahına koymuş, müşteri beklemiş ve maliyetinin üzerine kar koyarak satmıştır.
Ancak: sizin almak istediğiniz 100 TL.’lik bir ayakkabıyı size benim almam, ayakkabı bedelini benim satıcıya ödemem, belli bir vade sonunda bana 120 TL. ödemenizi talep etmem, sizinle benim aramdaki borç ilişkisidir. Yani kredi işlemidir. İşte katılım bankalarının yaptığı da tam olarak sizinle benim aramdaki kredi ilişkisi gibidir.
Faiz ve kar payı arasındaki benzerliği görmek adına aşağıda ticari banka ve katılım bankasından almış olduğum konut kredilerinin fiyatlaması örneklendirilmiştir.
Ticari bir bankadan kullanılan 60 ay vadeli 100.000 TL. kredinin 115.424 TL. geri ödemesi olup 15.424 TL. banka tarafından faiz alınmaktadır.
Katılım bankasından kullanılan 60 ay vadeli 100.000 TL. kredinin ise 114.925 TL. geri ödemesi olup 14.925 TL. kar payı alınmaktadır.
İkisinin de müşteriye maliyeti açık olarak görülmektedir.
Diğer yandan bankalar ve katılım bankaları topladıkları mevduatın bir kısmını Merkez Bankasına mevduat munzam karşılığı olarak yatırmakta, Merkez Bankası yatırılan mevduat munzam karşılığı için ticari ve katılım bankalarına faiz ödemektedir.
O yüzden; yukardaki konut kredisi örneğin de görüleceği üzere ticari bankanın 15.424 TL. faiz geliri elde etmesi ile katılım bankasının 14.925 TL. kar payı geliri elde etmesinin farklı olduğu nasıl iddia edilebilir? Ya da Merkez Bankası’nın bankalara ödediği mevduat munzam karşılıkları faizlerinin: ticari bankalarca faiz, katılım bankalarınca kar payı gelirlerine alınmasının ne önemi vardır?
İslami açıdan bakıldığında elbette ki faiz haramdır. Ancak faiz nedir sorusuna da herkes farklı yorum yapmaktadır. Oysa gerçek manada faiz: aldığın ve verdiğin değer aynı cins ise fazla aldığın faizdir. Yani 100 gram altın borç verip 105 gram geri aldın ise fazla aldığın 5 gram altın faizdir.
Tıpkı katılım bankalarından 100.000 TL. kredi alıp, 14.925 TL. ödediğin fazla para gibi…
Bir konuda doğru fetva verebilmek için, sistemin nasıl işlediğinin detaylı bilinmesi gerekmektedir. Kar payı nisbeti ( oranı) belirlenirken alınan kriter nedir, MB munzam karşılıklarından elde edilen faiz, Finans kuruluşlarından araç/ konut ve diğer borçlandırmalarda taksit gecikmelerinden alınan gecikme bedelleri, alınan vergi ve diğer kesintilerin mahiyeti, kar/ zarar riskinin mevcudiyeti vb. durumların değerlendirilmesi gerekmektedir. Kral bu memlekette hep çıplak geziyor. Erol Bey’in değerlendirmesini yerinde buluyorum. Sygl.