Hukuk devletinde vatandaşın güveneceği, sırtını dayayacağı tek mercidir yargı. Öyle ya yoksa dünyada adaleti nasıl temin edebiliriz ki?
Çıkan her yasa elbette öncelikle mağduru korumaya yöneliktir. Yani haklıyı ve haksızı ayırt edip, mağdur olanın mağduriyetini gidermeye yöneliktir. Bunun içinde bir hukuk sistemi işlemektedir. Ancak bazı davalar ne yazık ki sizi hemen sonuca götürmüyor, ortada ki mağduriyeti de gidermiyor.
Erzurum’un kanayan yaralarından biridir, 2014 yılından beri bir konut davası yürütülüyor. Adı her ne kadar New City olsa da esasen Karadayı davasıdır.
Bu davada üç ayrı konut davası görülmekteydi. Ruhsatı olmadığı için yapımı durdurulan New City ve Akkent konutları ile Hasani Basri için Erzurum 1. Ağır Ceza Mahkemesi geçtiğimiz aylarda kararını verdi. Müteahhit Ahmet Metin Karadayı’yı New City ve Akkent için beraat ettiren mahkeme, Hasani Basri konutları için 135 mağdura yönelik dolandırıcılık suçundan her bir davacı için 3 yıl, toplamda 386 yıl 11 ay hapis ve 6 milyon 372 lira adli para cezası uyguladı.
Kararın onayı için dosya Erzurum İstinaf Mahkemesi’ne gönderilirken, sanık Ahmet Metin Karadayı’nın tutuklanması istenmedi. Hatta mahkeme süreci devam ederken de savcı tutuklama talebinde hiç bulunmadı.
Ancak daha sonra dosya karara bağlanmış ve İstinaf Mahkemesi’ne gitmişken yapılan itirazlar üzerine yeni bir karar alındı. Yargılama aşamasında tutuklama istemeden ve istinat müracaatının sonucu beklenmeden
Karadayı itiraz üzerine tutuklandı. Belki de Türk hukuk sisteminde bu bir ilkti.
Yıllardır ne yapacağını bilmeyen mağdurlar için ise yeni bir bilinmezlik ortaya çıktı. Müteahhit diğer davalardan beraat etti. Ama başka bir davadan tutuklandı. Peki, bu insanlar zararlarını kimden tahsil edecek?
O müteahhidin bilmem kaç yıl cezaevinde yatması belki mağdurların yüreklerini soğutacak ancak bu sorunu ortadan kaldırmaya yetecek mi?
Ortada bir garabet yok mu?
Verilen karar konut zedelerin mağduriyetini gidermediği gibi müteahhidin tutuklanması mağduriyetin giderilmesinin ihtimalini dahi ortadan kaldırmış oldu. Siyaseten çözülemeyen bu sorun, yargı kararı ile iyice içinden çıkılmaz bir hal almıştır. Bu insanların talebi nettir; zararlarının karşılanması, hayalini kurdukları evlerinin teslim edilmesi…
Bu nedenle yıllardır aşındırmadık kapı bırakmayan mağdurlar, bu amaç doğrultusunda yargıya gitmiş, “madem bu işi biz çözemedik, o halde yargı çözsün” demiştir.
Ahmet Metin Karadayı’yı idam etseniz ne fayda, onlarca yıl cezaevinde bıraksanız ne fayda… Bu kadar insanın sorununu çözmüş olmuyoruz ki…
Demem o ki gazetecilerden bile medet uman bu çaresiz insanlara bir çözüm bulmak lazım. Zira bu halde mağdur olan yine konutzedeler olmuştur. Elbette Adaletin kestiği parmak acımaz ancak burada giden tek parmak değil gövdedir. Cenaze de tabutta sahipsiz ortada kalmıştır.