Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı kentin adli karnesini açıkladı. 2014-2015 yılını kapsayan suç verilerinde bir önceki yıla oranla düşme de var artma da.

Mesela, Erzurum’da fuhuş ve uyuşturucu kullanımı azalmış. Adam kaçırma, iftira, cinsel taciz ve yaralama olayları ise bir yılda ciddi oranda artış göstermiş.

Aslında bu rapor kentte yaşayanlar için çok önemli. Rakamlar şehrin sadece adli vaka dururumu değil aynı zamanda sosyo-ekonomik ve kültürel yapısını da ortaya koyuyor.

Milliyetçi muhafazakâr yapısı ile tanınan Erzurum’da Allah’a bin şükür fuhuş ve uyuşturucu kullanımı düşmüş. Bu sevindirici bir durum ama gelin görün ki iftara tavan yapmış…

Konuya muhafazakâr ve sosyo-ekonomik açıdan bakarsak, fuhuş ve uyuşturucu kullanımındaki düşüşü ekonomi ile ilişkilendirebilir, muhafazakârlığımızdaki artış ile taçlandırabiliriz.

Oysa açıklanan rapordaki sıralamaya bakınca ne yazık ki böyle bir sonuç kendimizi kandırmaktan başka bir işe yaramayacak. Çünkü eğer fuhuş muhafazakâr yanımızın güçlenmesi sayesinde düşüş göstermiş ise o zaman iftira suçunun da aynı oranda düşmesi gerekmez mi?

Her ikisi de dinimize göre büyük günahlardan. Hatta fuhuş yani zina’nın tövbesi var ama iftira kul hakkına girdiği için onun tövbesi yok.

AFGANLILAR ERZURUMLU GENCİ BIÇAKLADI

Bu şehirde iftiranın hangi boyutlara ulaştığını anlamak için özel bir rapora elbette ihtiyaç yok. Günlük hayatta artık normal karşılanan bir durum oldu iftira. İş hayatında, özel hayatta
hemen her gün birçok kez karşılaştığımız bir olgu. Hatta öylesine yaygın hale geldi ki kanıtsadık, şahitsiz belgesiz her şeye inanır olduk.

Kendi hayatımızı yaşamak, kendi gerçeklerimizin üzerine gitmek yerine bir başkasının hayatını gözümüzü kırpmadan kararttık.

Sorsan hepimiz Müslüman, hepimiz dindarız ama ne insanlığın gereğini nede Müslümanlığın gereğini yapabildik. Doğan her günde biraz daha kirlendik.

Açıklanan rapor aslında bir kentin gerçek yüzünün vesikasıdır. Ve bu öyle bir vesikadır ki bir kişiyi değil koca bir kent için geçerlidir. Bu süresiz vesika sadece hayatta olanları değil daha doğmamış çocukları, gelecek nesilleri içine alır.