Bu ülkenin deprem kuşağında olduğu, unutulmayacak kadar gerçek. Ancak bugüne kadar böylesi ne yaşandı ne de tahmin edilebildi.
En yakın deprem 7,5 şiddeti ile Van’da meydana geldi. 2011 yılında yaşanan depremde 644 kişi hayatını kaybetti. Van, ilçeleri ile birlikte adeta yerle bir oldu.
Van depremi Türkiye için aslında milattı, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, “ kentsel dönüşüm yasasını iktidarıma da mal olsa çıkaracağım” dedi.
O günden sonra düğmeye basıldı. Kentlerde TOKİ eliyle yüzbinlerce konut dönüştürüldü. Türkiye adeta şantiyeye döndü. İlk yapı denetimi yasası yine Van depremi sonrası çıkarıldı.
Şehirlerde sadece devlet eliyle değil, özel sektörde inşaat alanında dönüşüm başlattı. Ülkenin her ilinde mantar gibi çok tatlı siteler yükseldi.
Gittiği her ilde çok katlı binaların yükseldiğini gören Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir kez daha devreye girdi ve belediyelere ‘yatay mimariye dönün’ çağrısında bulundu.
AK Partili belediyeler de dahil hiç kimse bu çağrıya uymadı…
***
Bugün yüzyılın felaketi ile karşı karışıyayız,11 il iskambil kâğıdı gibi çöktü. Kabul edelim ki böylesi bir afet daha önce hiç yaşanmadı. Uzmanlara göre onlarca atom bombası şiddetinde meydana gelen bu deprem, öyle kolay atlatılacak bir afet değil.
Alanı son derece dağınık, yollar, hastaneler, polis merkezleri, hava limanları bile çöktü. Yıkımın ardından bir anda tüm enkazlara ulaşmak, 11 ilde aynı anda, ısınma, barınma ve yiyecek sorununu çözmek öyle kolay bir iş değil.
***
Türkiye Cumhuriyeti güçlü bir devlettir. Belki deprem öncesi yapılması gerekenleri tam olarak devreye sokamamış olabilir ama bu devlet tüm kurumları ve vatandaşları ile deprem sonrası neler yapması gerektiğini bilen ender ülkelerden biridir.
Elbette keşke önlem alınabilseydi. Ancak bugün bunları konuşmak için çok erken. Hala enkaz altında belki binlerce can var. Bir yanda artçı depremler diğer yanda hava koşulları yardım çalışmalarını güçleştiriyor.
Bugüne kadar sayısız deprem bölgesinde görev yaptım. Kurtarma çalışmaları öyle kolay bir iş değildir. Bir binanın içine tam anlamı ile girmek, saatlerinizi hatta günlerinizi alır. İçerde kaç kişi olduğu, kaç kişinin hayatta olduğu bilinmeden iğne ile kuyu kazılır.
Bu depremin alanı çok geniş, ulaşım sıkıntılı ama buna rağmen çareler aranıyor. Yaralıların sevki için deniz ve hava araçları kullanılıyor.
Yardıma giden arama kurtarma ekipleri artık eskisi gibi değil, her biri AFAD tarafından eğitilmiş donanımlı kişiler. Her biri yaralıyı çıkarmak için nasıl yaşam koridoru açılır çok iyi biliyor. Sağlık ekipleri yaralıya artık ilk müdahaleyi enkaz altında yapıyor.
Kolay değil, bölge iki şiddetli depremi artarda yaşadı. Her birimizin sorumlu davranıp orada gece gündüz çalışan insanların moralini bozmamamız, aksine destek olmamız gerekiyor.
Ölü sayısının her dakika arttığı, enkazdan çıkarılan yaralıların mucize kabul edildiği şu anlarda özellikle sosyal medya paylaşımlarımıza dikkat etmemiz gerekiyor.
***
Türkiye için bundan daha kara bir gün daha var mı bilmiyorum ama bu deprem bir ülkenin öyle kendi başına kısa zamanda içinde çıkacağı, toparlayacağı bir afet değil. Bunu bilip buna göre hareket etmemiz gerek.
Sükûnet içinde öncelikle enkaz altında kurtarılmayı bekleyen insanlarımızın gün yüzüne çıkarılması gerekiyor. Geride kalan acılı ailelere kol kanat germemiz gerekiyor…
Mutlaka yaptığı binalarla insanlara mezar hazırlayanların hesabı yargı eliyle görülecektir. Fakat öncelik bugün bu değil. Bugün hesap sorma vakti, siyaset yapma zamanı değil.
Bugün birlik olma, yaraları sarma, yeniden dirilme zamanıdır…