Erzurum’da aylardır uçakla, bilet fiyatlarıyla yatıp uçaklarla kalkıyoruz. Gece gündüz tek derdimiz, tasamız, sıkıntımız uçaklar.
Üstelik bu kriz birkaç günlük de değil. Neredeyse bir senedir herkes her şeyi her yere dedi ama elde avuçta somut bir parça iş yok.
Elbette hepimiz dertliyiz bu konudan dolayı. Uçak bilet fiyatları diğer illere göre gittikçe artıyor. Tavan sınırlarına uyulmuyor. Hadi diyelim biletin fiyatını göze aldınız, parasını ödediniz. Bu sefer de ya uçağınız rötar yapıyor ya da uçağınızın sefer saati hatta tarihi iptal ediliyor. Ne işiniz varsa geçmiş olsun.
Burada olayı uzun uzadıya anlatmaya gerek yok. Herkes -neredeyse şehir efsaneleri dâhil- her şeye vakıf. İhmali olanlar, sorumsuzlar, ilgisizler, dolandırıcılar derken iş bu noktaya geldi.
Fakat bu memleketin uçak meselesinin yanında aynı derecede belki de daha üstte konuşulacak büyük sorunları da var. Fakat bizim ‘‘arka bahçe Stk’lar, yandaş gazeteler-gazeteciler ve diğerleri’’ asla dile getirmiyorlar.
Geçen sefer bununla ilgili ironik bir yazı kaleme almıştım. Yazıyı anlamayanlar beni ‘uçaktan inmeyen zengin’ olarak dahi yargıladı. Oysa dün dediğimiz şuydu; uçak biletleri pahalı ve bir çözüm getirilmeli ancak senin şehir içi ulaşımın da çökmüş vaziyette. Dadaşkent’e gitmeye çalışın bakalım ne halde gideceksiniz. Ya da G1 ile fakültenize, hastaneye, caddeye, evinize ulaşmaya çalışın bakalım nelerle karşılaşacaksınız?
Bugün bunların yanında biraz daha ileri gidiyorum. Bu memlekette uçaktan da önemli fatura, geçim sorunu var! İşsizliğin kol gezdiği, maddi imkânların gittikçe düştüğü bu şehirde bırakın yakacak almayı soba bulamayan binlerce insan var.
Doğalgaz faturası ile baş edemeyip evini ısıtmayan, ısıtamayan aileler derdini kimseye anlatamıyor. Faturalar gittikçe kabarıklaşıyor. Fakat hiçbir gruptan bu konu hakkında bir çalışma gelmiyor. Hele Erzurum bürokrasisi sus pus. Sırça köşkleri sıcacık ne de olsa!
Elektrik faturalarını demeye gerek yok. Tek kişinin yaşadığı bir eve 120 lira civarında fatura geliyorsa bir sıkıntı var demektir. Erzurum’daki elektrik dağıtım şirketi de değneksiz köyde rahat rahat geziyor. Bir evin elektrik faturası günü gelmeden, yasal takip süreci başlamadan ya da başladıktan sonra beş iş gününü beklemeden elektrikleri kesiyor.
Her kesme bağlama da 50 lira. Üç-dört kişilik ailelerin elektrik faturaları 250 liraya ulaştı. Esnafları demiyorum bile. Beş- On metrekarelik sıradan bir dükkâna 300 TL. fatura gelmesi akla mantığa uymuyor.
Keşke Vali Bey şu kurum hakkında sadece çıkıp insanlara birkaç soru sorsa da gerçeği kendi kulakları ile dinlese.
Su faturaları ise belediyenin elinin altında olduğu için ödeme sürecinde en azından daha insaflı. Onun da zamlanmış olmasını artık sessizce kabul ediyoruz. Şehir göbeğinde suyun çıkmadığı binalardan birinde oturmam, bunun hakkında yüz kez şikâyette bulunmama rağmen bir kere dahi ilgilenilmemesi de başka bir konu.
Buraya kadar işin fatura boyutunu ele almaya çalıştım. Hala önümüzde fahiş kira fiyatları, fahiş ev satış fiyatları duruyor. Karın yağması ile birlikte çekeceğimiz yol-trafik çilesi ne boyuta gelecek göreceğiz.
Bu memleketin çocukları, insanları sahipsiz.
Bu memleketin hakkı savunulmuyor. Yetkilileri ilgisiz, ilgilileri ise yetkisiz bir şekilde bekliyor.
Bu durum böyle devam ederse Erzurum’da yaşayacak kimseyi bulamayacağız. Yaşayanlar da bu şartlarda nasıl yaşayacaklar da hepimizin malumu.